Siğil (kondilom) Human Papilloma Virusu (HPV) enfeksiyonunun gözle görülen lezyonlarıdır. Doğada 100’den fazla HPV tipi vardır. Anal ve genital bölgede enfeksiyon yapan 30 kadar HPV tipi bilinmektedir. Bunların yaklaşık 15’i yüksek riskli ya da onkojenik olarak sınıflandırmaktadır. Anal-genital bölgede siğil düşük riskli HPV tipleri tarafından oluşturulur.
Genellikle aynı hastanın aynı anda birden fazla HPV tipi ile enfekte olduğu bilinmektedir.
Genital siğil tedavisini Antalya Konyaaltı’nda bulunan kliniğimizde yapmaktayız. Genital siğil tedavisi esnasında HPV testi yapıyor ve koruyucu HPV aşısını uyguluyoruz.
Bir DNA virusu olan HPV cilt ve mukozalarda enfeksiyon yapar. Bunlar servikal kanser örneklerinde belirlenme oranlarına göre serviks kanseri gelişimi için yüksek riskli (HR) ve düşük riskli olarak (LR) olarak sınıflandırılır.
HPV tiplerinden 15 tanesi yüksek riskli olarak belirlenmiştir: 16,18,31,33,35,39,45,51,52,56,58,59,68,73,82.
Düşük riskli HPV tipleri: 6,11
Kozmetik sorun oluşturan siğiller HPV’ye bağlı görünür lezyonlardır. Bazen kendiliğinden kaybolabilir. Siğiller için uygulanan çok değişik tedaviler vardır. Yakma, dondurma, koterize etme gibi tahrip tedavileri uygulanabilir. HPV tedavisi için kullanılan jel şeklinde kremler de vardır. Siğiller, bol miktarda virüs içeren cilt lezyonlarıdır, yüksek oranda bulaşıcıdır.
HPV daha çok genital bölgede siğil ve hücre çoğalması yapar ama anal ilişki ile anüse ve rektuma bulaşarak rektum kanserine, dış dudaklarda vulva kanserine, ağız boşluğuna oral seks ile bulaşarak ağız yutak kanserlerine yol açabilir.
HPV DNA testi smear gibi rahim ağzından alınarak yapılır ve sonucu 2-3 hafta arasında çıkar. Bazı merkezler önce hpv olup olmadığını testpi eder hpv + ise tipleme yapar. Bazı HPV DNA Testleri ise HPV 16 ve HPV 18’in de olduğu onkolojik tipleri test eder. HPV DNA testi Antalya’da özel kliniklerde ve kamu hastanelerinde yapılmaktadır.
Sağlık bakanlığı ülkemizde HPV taramasını 35-65 yaş arası kadınlara 5 yılda bir ücretsiz olarak yapmaktadır. KETEM’de alınan HPV sonucu pozitif gelen hastalara kolposkopik olarak bakılması gerekmektedir. Aile hekiminize veya HPV testi alınan KETEM’e sonucunuzu mutlaka sorunuz. Kolposkopide CIN 2-3 gelirse LEEP ile tedavi edilmelidir. Eğer HPV 16,18 varsa mutlaka kolposkopi yapılması gerekir.
Kolposkopi ve LEEP işlemi bu konuda deneyimli doktorlarca yapılmalıdır. Antalya’da Kolposkopi ve LEEP konizasyon işlemini kliniğimizde yapıyoruz.
Genital Siğil tedavisi uzman jinekologlarca yapılmalıdır. Genital siğili olan kadınların mutlaka rahim ağzında HPV ve HPV’nin yol açtığı hücresel değişikliklerin oluşup oluşmadığı değerlendirilmelidir.
Genital siğili olan bir kadında HPV testi ve smear testi yapılmalıdır. HPV yüksek riskli tipleri yok ise normal takip şekli (5 yılda bir HPV smear) yeterli olacaktır. Yüksek riskli HPV tipler saptanırsa kolposkopi yapılmalı ve CIN 2-3 varsa LEEP ile tedavi edilmelidir.
Sağlık bakanlığı KETEM merkezlerinde yapılan HPV taramasında HPV 16 ve 18 çıktığında hastaya mutlaka kolposkopi yapılması gereklidir. HPV 16 + çıktığında rahim ağzı kanseri gelişme riski yaklaşık 450 kat HPV 18 + çıktığında ise rahim ağzı kanseri gelişme riski yaklaşık 250 kat artmaktadır. Bu nedenle kolposkopik değerlendilme yapılmalıdır. Bu tür hastaların uzun dönem tecrübeli jinekologlarca takip edilmesi gereklidir.
HPV ile enfekte olan kişilerin %90’ında kendiliğinden virüsden temizlenme olmaktadır. Bunun için belirli bir süre verilemez. Ancak 6 ay ile 2 yıl arasında gerileme olabilir. %10’unda virüs kalıcı hale gelir ve hücre çoğalması başlar. CIN lezyonu oluşur. CIN lezyonlarının %1’i invazif kansere dönüşebilir.
Antalya’da genital siğil tanı, genital siğil tedavisi ve genital siğil takibinde Doç Dr Ayla Üçkuyu iyi ve yetkin uzman doktorlardan birisidir.
Rahim ağzı kanserinin bilinen tek nedeni Human Papilloma Virus (HPV) adı verilen cinsel yolla bulaşan enfeksiyon olduğu için HPV aşısı, rahim ağzı (Seviks) kanserinin koruyucu aşısı olarak bilinmektedir. Yüksek riskli 16 ve18 HPV tiplerine karşı koruyucu HPV aşısı geliştirilmiştir. HPV aşısı, canlı aşı olmadığı için hastalık veya kanser yapıcı bir etkisi yoktur. Aşı, kanser tedavisi değildir. Bulaşmış HPV’yi uzaklaştırmaz, temizlenmede etkisi yoktur. Aşı bulaşmayı engellemek için koruyucu bir tedbirdir.
HPV enfeksiyonu gençlerde cinsel hayatın ilk yıllarında cinsel ilişki yoluyla bulaşmaktadır. Ancak cinsel ilişkisi olmayan kadınlarda %15 oranında görülmektedir. Bu yüzden HPV aşısının cinsel etkinliğe bakmaksızın tüm kadınlara uygulanması önerilmektedir. Aşı ile HPV enfeksiyonu önlenerek rahim ağzı kanserinin de önlenmesi hedeflenmektedir. HPV aşısı yapılmadan önce rahim ağzı smear HPV testi yapılmasına gerek yoktur. Yüksek riskli HPV pozitif kadınlarda da HPV Aşısı yapılması önerilmektedir. HPV enfeksiyonu kendisi kana karışmadığı için immün cevap, antikor oluşturamaz, bağışıklık gelişmez. Kişi hayatın başka dönemlerinde tekrar virüsü alabilir. HPV aşısı antikor oluşumu sağladığı için aşı her yaşta ve durumda yararlı olabilmektedir. Aşının var olan HPV enfeksiyonu üzerinde tedavi edici özelliği yoktur. HPV aşılarının sadece koruyucu etkinliği vardır.
Piyasada iki çeşit aşı bulunmaktadır. Yüksek riskli 16 ve 18 tiplerine karşı oluşturulmuş ikili aşı ve 16- 18’e ilaveten düşük riskli 6-11 tiplerini de içeren dört tipe karşı koruyuculuk sağlayan dörtlü aşı mevcuttur. Yeni dokuzlu HPV aşısının piyasaya verilmesi beklenmektedir. Yeni çıkacak olan dokuzlu aşı, Tip 6 ve 11'e ilaveten, kansere yol açabilen Tip 16, 18, 45, 31, 33, 52, 58 HPV tiplerine karşı etkili olacaktır. Dokuzlu aşı uygulamasının yaygınlaşması ile rahim ağzı kanserine yol açabilen HPV enfeksiyonlarının %90'dan fazlasına karşı koruma sağlanabilecektir.
HPV aşısı tüm diğer aşılar gibi kolun üst kısmına kas içine enjekte edilir. Rahimden yapılmaz, koldan yapılır. HPV aşısı 3 tekrarlı bir aşıdır. Aşı, aç tok ya da adetli adetsiz dönem gibi herhangi bir belirleyici zaman olmaksızın her zaman uygulanabilir. Kişide siğil olması, HPV testi pozitif olması aşı yapılmasına engel değildir. Aşı öncesi HPV testi yapılmasına gerek yoktur. Ülkemizde HPV aşıları devletin sağlık güvencesi kapsamında değildir. Ulusal aşı programına dahil edilmemiştir. Aşılamanın bireysel maliyeti temin yerlerinden öğrenilebilir. Kuzey Amerika ülkeleri ve pek çok Avrupa ülkesi HPV aşısını ulusal aşı programlarına dahil etmişler ve her 11-12 yaş aralığındaki kız ve erkeklere bu aşıyı ücretsiz olarak uygulamaktadırlar.
HPV aşısı hangi yaşta yapılır sorusu sık sorulanlardan birisidir. HPV aşısı ideal olarak hem kadında hem erkekte cinsel etkinliğin henüz başlamadığı 11-12 yaşlarında yapılması önerilmekle birlikte sonraki yaşlarda yapılmasının bir zararı yoktur. Kadında 26'dan önce, erkekte 21'den önce HPV aşısı yapılması yüksek yararlılık sağlamamaktadır. 40 yaşından sonra aşının yararlılığı tartışılmaktadır. 10 yaşından küçük çocuklarda HPV aşısı yapılmaz. 65 yaşından sonra HPV aşısı yapılması gereksiz kabul edilir.
Gebelik esnasında HPV aşısının yapılmaması, gebelikten önce aşı programına başlanmış ise doğumdan sonra aşılamaya devam edilmesi gerekmektedir.
HPV testi alındıktan sonra aşılama yapılabilir, sonucun beklenmesine gerek yoktur.
Sık olarak klamidya, gonore (bel soğukluğu),sifiliz (frengi) gibi bakteriler, HPV (siğil), HIV (AİDS) ve Hepatit B gibi virüsler ve trikomonas gibi parazitler cinsel yolla bulaşan enfeksiyon etkenleridir.
Hepatit B ve HIV (AİDS) gibi virüs enfeksiyonları esasen kan yoluyla bulaşmaktadır. Bu virüsler kanda yüksek oranda bulunduğunda cinsel yolla da bulaşma olabilmektedir.
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar genellikle ilk temasın olduğu mikrobun giriş yeri olan vajina, rahim ağzı, idrar kanalı, rektum, ağız ve yutak bölgesi mukozalarında başlamaktadır. Vajina ve rahim ağzındaki enfeksiyon daha sonra yukarıya doğru rahme tüplere ve yumurtalıklara ilerleyerek yaygın iltihap, ateş, tüplerde şişme ve apse oluşumuna yol açabilmektedir.
Cinsel yolla bulaşan hastalık belirtileri bulaşmanın olduğu cinsel ilişkiden 1 hafta ile 3 ay sonra başlayabilir. Test sonuçları değerlendirilirken bu süreler göz önünde tutulur.
Hastalığın etkeni Treponema Pallidum adı verilen bir bakteridir. Mikroorganizma bulaştıktan 10 ile 90 gün sonra hastalık belirtisi ortaya çıkar. Enfeksiyon 3 aşamalıdır. Birinci evrede (primer sifiliz) cinsel organ üzerinde ağrısız derin yaralar (ülser) ve kasıkta lenf bezi şişmesi oluşur. Tedavi edilemezse hastalık tüm vücuda yayılarak ikinci evreye (sekonder sifiliz) ilerler. İkinci evrede bütün vücutta ciltte kırmızı kabarık noktacıklar şeklinde cilt lezyonları ile birlikte ateş, eklem ağrısı, böbrek ve karaciğer iltihabı oluşur. Nihayet üçüncü ve son evrede kalp sinir sitemi tutulumu olur. Öldürücü ve çok bulaşıcı bir enfeksiyondur.
VDRL ve RPR testleri ve FTA-ABS gibi özgül serolojik kan testleri ile tanı konur.
Tedavide penisilin ve doksisiklin grubu antibiyotikler kullanılır.
Etken Neisseria gonorrhoeae adlı bakteridir.
Gonore kadında çoğu kez belirti vermez. Erkekte penisten akıntı olur.
Rahim ağzı kanalında (endoservisit) enfeksiyon yaparak rahim ağzından iltihabi akıntı oluşturur.
Tedavi edilmezse kadında tüplerde tıkanmaya ve kısırlığa neden olabilir. Tüpler ve yumurtalıklarda apse oluşturabilir.
Tedavide sefalosporin ve oflaksasin grubu antibiyotikler kullanılır.
Genital herpes enfeksiyonu cinsel organlar üzerinde, iç dudaklar ve perine bölgesinde çok sayıda ağrılı ve içi sıvı dolu kabarık uçuk benzeri kabarıklıklar oluşturur. Etken Herpes Simplex tip 2 virüsüdür.
Herpes kansere sebep olmaz. Cinsel yolla bulaşır. Ağız kenarındaki uçuk gibi tekrarlayıcı olabilir.
Tedavide asiklovir gibi antiviral ilaçlar yara üzerine veya ağızdan tablet olarak alınır.
Hastalığın etkeni Chlamydia Tracomathis adlı bakteridir.
Klamidya sık görülen cinsel yolla bulaşan enfeksiyondur. Servisit yapan mikroorganizmadır.
Kadınlarda rahim ağzında kolayca kanayan iltihabi akıntı önemli belirtisidir Rahim ağzına yerleşen bakteri rahim iç zarında, tüplerde, idrar kanalında enfeksiyona neden olur. Enfeksiyon hızla tüplere yayılarak kasıklarda ağrı akıntı ve ateşe yol açabilir.
Tekrarlayan enfeksiyonlarda tüplerde tıkanma, dış gebelik ve kısırlık riski artar.
Tedavi edilmezse pelvik inflamatuvar hastalık, tüp ve yumurtalıklarda apseye neden olabilir. Erkeklerde salgı bezlerinde enfeksiyona (epididimit, prostatit) yol açar. İdrar yaparken ağrı ve penisten akıntı olur.
Teşhis rahim ağzından alınan sürüntü örneklerinde hücre kültürü veya antijen arama yöntemiyle tanı konur.
Tedavide Doksisiklin, oflaksasin grubu antibiyotikler kullanılır.
Günümüzde gelişen teknolojinin sağladığı avantajlardan önemlisi cinsel yolla bulaşan hastalıkların tümünün bir panel olarak sürüntü örneğinden analiz edilebilmesidir.
Enfeksiyon bulgularına sahip kadınlarda genital enfeksiyon paneline PCR yöntemiyle bakılarak elde edilen sonuçlarla erken teşhis ve tedaviler yapılabilmektedir.
Genital enfeksiyon paneli testleri tedavi sonrasında mikroorganizmanın tamamen temizlendiğini kontrol etmek amacıyla da kullanılmaktadır
Vajinit yapan başlıca mikroorganizmalar gardnerella vajinalis, kandida (mantar türleri) ve trikomonas vajinalis adlı parazitlerdir. Vajinit yapan mikroplar genellikle vajınada kaşıntı akıntı gibi rahatsızlık yaratan belirtilere yol açsa da çoğunlukla bu enfeksiyonlar rahim ve yumurtalıklara ilerlemez. Vajinanın doğal koruyucu ortamını oluşturan floranın düzelmesi ile şikayetler kendiliğinden düzelebilir.
Vajina kaşıntısı yapan enfeksiyonlar
Trikomonas enfeksiyonu: Kadınlarda kötü kokulu köpüklü yeşilimsi vajinal akıntı ve kaşıntıya yol açar. Erkeklerde belirtisizdir. Cinsel ilişki dışında ortak kullanılan tuvaletlerden de bulaşabilir. Aile içi yayılma kolayca olabilir. Eş tedavisi de gerekir. Parazitler dudaklar kısmında da olabileceği için bölgesel tedaviler yetersiz kalabilir. Tedavide metranidazol grubu antibiyotikler kullanılır.
Vajinanın florasının bozulduğu durumlarda kandida vajiniti oluşur
Kandida: Bir mantar türü olan kandidanın sporları vajen mukozasında normalde bulunur. Geniş spektrumlu antibiyotik kullanımıyla, gebelikte hormonların etkisiyle, veya vajinal duş davranışı sonucu vajinada asidik ortamı sağlayan döderlein basillerinin azalması sonucu vajinanın florasının bozulduğu durumlarda kandida türü mantarlar vajina mukozasında artar. Kandida enfeksiyonunun tipik bir akıntısı olan 'beyaz renkte süt kesiği gibi' akıntı meydana gelir. Kandida vajinitinde bol miktarda beyaz akıntının yanı sıra kaşıntı şikayeti de oluşur.
Kandida için vajina içine bölgesel veya tekrarlayan olgularda ağız yoluyla antifungal ilaçları (sık Flukanazol) kullanılır. Eş tedavisi tekrarlayan durumlar dışında gerekmez.
Bakteriyel vajinoz: Etken Gardnerella vajinalis adlı bakteridir. Cinsel ilişki ile insandan insana bulaşmaz. Cinsel hayatın kendisi bu duruma yol açabilir. Gri renkli, cinsel ilişki sonrası belirginleşen kötü kokulu akıntı ile kendini belli eder. Tedavide bölgesel metranidazol içeren ilaçlar kullanılabilir.